Twoja przeglądarka jest przestarzała.
Para tener una mejor experiencia con nuestro sitio, te recomendamos descargar otros navegadores gratuitos. ¡Para eso, solo tienes que hacer click en el ícono!
Özellikle doksanlı yıllarda İstanbul'un en gözde semtlerinden biri olan Avcılar, maalesef deprem sonrasında eski şaşaalı günlerini geride bıraktı. Uzunca bir süre bu kötü dönemin etkilerini üzerinden atamayan semt, bugünse yerinde kentsel dönüşümün güzel örneklerinin birbiri ardına hayata geçirilmesiyle yepyeni bir çehreye kavuşuyor. Ulaşım olanakları, sahili, sosyal ve kültürel olanakları gibi pek çok özelliğiyle İstanbul'un batı yakasında çok önemli bir merkez olma niteliği taşıyan Avcılar, bu yeni konut projeleriyle birlikte bir kat daha değer kazanıyor. Cansel Bozkurt imzası taşıyan bu 18 dairelik bina da bu birbirinden güzel konut projelerinden bir tanesi.
Sahil denince İstanbulluların aklına genellikle Caddebostan Sahili ya da Sarıyer gibi belli başlı yerler gelir. Oysa İstanbul'dan bunlardan başka daha pek çok sahil var. Üstelik bunların bir kısmı gerçekten görülmeye değer yerlerdir. Avcılar sahili bu görülmeye değer yerlerden biridir. Sadece deniz kıyısı olmasıyla değil, özellikle yaz akşamları cıvıl cıvıl havası, çay bahçeleri, dükkanları ve tüm bunlardan oluşan atmosferiyle gerçek anlamda özel bir yerdir burası. Bu bina da işte bu güzel sahili ön sıradan görüyor ve dış cephesiyle de ona komşuluk ediyor. Bu yüzden dış cephede tercih edilen ahşap ve yeşil ağırlıklı stil bölgeye son derece yakışmış ve güzel bir yaz havası estiriyor.
Kentsel dönüşüm konusu neredeyse doksanlı yılların sonundan bu yana ülkemizin gündeminde olmasına karşın, bu meseleyle ilgili ciddi adımlar atılmasının ancak birkaç yıllık geçmişi var dersek herhalde abartmış olmayız. Özellikle belli bir dönemde yapılan ve bugün otuz yaşın üzerinde olan betonarme konutlar, pek çok kent için risk teşkil ediyor ve aslında süratli bir şekilde yenilenmeleri gerekiyor. Ancak bu ihtiyacın, semtlerin demografik yapısını değiştirmeye alet edilerek yeni rant kapıları açılmaması da bir başka önemli konu. İşte bu yüzden yerinde dönüşüm ve nüfus yapısının değişmemesi kentsel dönüşümün en hayati bölümü.
Binanın son halinde gerçek anlamda bir estetik ve konfor birleşimi hüküm sürüyor. Ana giriş bölümünde yer alan bu antre adeta bir otel lobisini andırıyor. Siyah mermerin asil görüntüsü betonun ham yüzeyiyle şık bir kontrast oluşturmuş.
Yerinde dönüşüm projeleri ev sahipleri tarafından pahalıya mal oldukları gerekçesiyle tercih edilmeyebiliyor. Yahut ev sahipleri yeterli bütçeleri olmadığı için bu işi mümkün mertebe ertelemek istiyorlar. Oysa ki bu işten kaçış mümkün olmadığı gibi, birinci sınıf malzemelerle yeniden yapılan bir binanın belli bir maliyeti olması da kaçınılmaz. Bu noktada uzun vadeli ve düşük faizli kentsel dönüşüm kredilerinin devreye girmesi gerekiyor, ama maalesef bu kredilerin durumu da konut kredilerinden çok farklı değil. Buna karşın ilk olarak can güvenliği ve sonrasında da yaşam kalitesi için bu maliyete katlanan ev sahipleri mükemmel kalitede sıfır dairelerde oturma şansına sahip oluyorlar.
Apartmanın ana girişinde bulunan merdivenin her iki tarafına konumlandırılmış gömülü aydınlatmalar oldukça yaratıcı bir görüntü oluşturmuş. Adeta bir havalimanının iniş pistini andıran bu bölüm, özellikle karanlıkta dikkat çekiyor.
Binanın belli başlı bölümlerinde, özellikle dış cephesinde Akdeniz tarzını andıran ögeler gözlerden kaçmıyor. Betonun kabalığını ahşabın inceliğiyle rafine eden bu tarz, apartmanın kendi bölgesinde bir yıldız gibi parlamasına vesile oluyor.
Yeni nesil dönüşüm projeleri Avcılar'ın eski güzel günlerini geri getirmeye çoktan başladı bile. Hem denizin hem de İstanbul'un en önemli yollarının yanı başındaki bu harika semt, tam da bu apartman gibi şık ve konforlu yapıları hak ediyor.
