Twoja przeglądarka jest przestarzała.
Para tener una mejor experiencia con nuestro sitio, te recomendamos descargar otros navegadores gratuitos. ¡Para eso, solo tienes que hacer click en el ícono!
Paris'in göbeğinde bir dairede yaşamayı kim istemez ki? Kültürel etkinlikleri, şahane restoranları ve inanılmaz alışveriş mekânlarıyla heyecan verici ve hareketli bir şehir olan Fransa'nın başkentinde kiralar da bir hayli yüksek. Metrekare başına ortalama 30 avro kira ödenen bu şehirde, ev tutmak pek de kolay değil.
Fakat homify hayallerinizin sınırlanacağı bir mecra değil elbette! Geleceğe dair tatlı tasarılara dalmanın kimseye zararı dokunmaz. Öyleyse bugün tanıtacağımız şehrin nezih mahallelerinden birinde yer alan bu şık apartman dairesinin tadını çıkarın.
İç mekanları tasarımcı Barbara Sterkers'in elinden çıkan bu apartman, Parizyen klişelerden sıyrılarak ferah ve aydınlık bir deneyim sunuyor. Yüksek tavan ve geniş pencereler bu noktada tasarımcıların işini kolaylaştıran unsurlar olmuşlar. Açık parlak renklere boyanan duvarlar, yarattıkları pürüzsüz yüzeyle ışığın dairenin içinde yayılmasını sağlıyorlar. Kullanışlı ve modern tasarıma sahip mobilyalar da daire içinde rahatça dolaşmanızı sağlıyor. Bu fotoğrafta çocuk odasının da ufak bir kesitini görüyoruz. Ranza, masa ve kitaplık takımıyla döşenen bu oda, salondan sürgülü bir kapıyla ayrılıyor.
Az önceki fotoğrafta ufak bir kesitini gördüğümüz salonu başka bir açıdan görüyoruz bu fotoğrafta. Ufak balkona açılan sürgülü pencerelerin önüne yerleştirilen yemek takımı, manzaraya karşı bir yemek imkanı sunuyor. Balkondaki peyzaj düzenlemesi de en az manzara kadar önemli. Şehrin ortasında yer alan bu tip dairelerde, dekorasyonu yeşil alanlarla hareketlendirmek hem doğal havayı pekiştiriyor, hem de yıl boyu kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor.
Modern tasarım çizgisinin her yerinde göründüğü evin tüm ailenin toplanmasına olanak verecek geniş bir oturma odası var. Aynı çizgi burada da korunmuş. Tasarımcılar, projeye hakim rengi uçuk bir mavi tonu olarak seçseler de bu odada şöminenin hemen üstünde koyu bir mavi kullanarak kontrast yaratmışlar. Buradaki şömine, aktif olarak kullanılmıyor. Ancak tasarımcılar bu noktada da devreye girip, farklı bir imza atmışlar. Şöminenin odunların konduğu alanına büyük dekoratif mumlar koyarak ateş varlığını korumayı başarmışlar.
Salondaki şöminenin yanındaki boşluktan geçilen mutfak, evin diğer bölümlerinden cam bir panelle ayrılıyor. Şömineli bölümde kullanılan koyu mavi tonunu burada da görüyoruz. Bu sayede mutfak, sıcak, samimi bir İtalyan restoranı havasına bürünmüş. Tabii bu havayı pekiştiren en önemli şey cam panelin üstüne ışıklı aparatla yazılan a tavola
yazısı. İtalyancada masa anlamına gelen bu sözcük, önündeki ahşap masayı vurguluyor. Klasik hatlara sahip oyma işçiliğiyle dikkat çeken masayı, metal ayaklı modern sandalyeler tamamlıyor. Mutfağın tezgah ve pişirme bölümü ise daha açık renklerle pencerelerin önünde konumlandırılmış. Böylece odanın aydınlık havası o bölümde vurgulanmış.
Banyoda evin bazı bölümlerinde ufak ufak kendini gösteren minimalist çizginin çizgiyi ele aldığını görüyoruz. Dekorasyonun tüm elemanları, beyaz rengin temizlik ve aydınlık hissini yansıtıyor. Aynanın altında yer alan taş döşeli gri bölüm ise hem bu beyazlığı vurguluyor, hem de banyoya karakter katıyor. İki renk arasındaki kontrast da baş döndürücü bir güzellik yayıyor.
Evin en büyük yatak odasına, aksesuarlar damga vuruyor. Bu ufak aletler sayesinde yaşam kolaylaşmakla kalmıyor, odaya modern bir tasarım görüntüsü de hakim oluyor. Kırmızı kenar işlemesine sahip yata başlığı, düz gri yüzeyle sade ve gösterişsiz bir güzellik katıyor. Yatağın yanındaki ufak, ahşap komodin ile hemen üstündeki metal, modern tasarımlı gece lambası arasındaki tezat da göz kamaştırıcı. Yerleşimi sayesinde kitap okumak için ideal ışığı sağlayan lamba, dekorasyona derinlik katıyor. Ufak, sevimli kaktüsün yer aldığı metal vazo da oldukça etkileyici.
